Bir Saatin Bedeli

Bir Saatin Bedeli

Ahmet yorgun argın eve gelmiş adeta kendini koltuğa zor atmıştı. Bir kaç dakika soluklandıktan sonra yanı başında duran Ömer'e baktı. Küçük çocuk babacığım odama gelir misin sana bir şey göstereceğim dedi. Şimdi olmaz Ömerciğim çok yorgunum bak her tarafım ağrıyor sen git oyna ben bir ara bakarım diye cevapladı babası.

Hadi dedim Ömer biraz rahat dur.

Ömer umudunu kesip odasının yolunu tuttu. Aradan bir kaç saat geçmişti sesi soluğu çıkmıyordu. Babası kalktı odanın aralık duran kapısından baktı, Ömer yatağında kumbarasına sarılmış uyuyordu. İçeri girip ellerinin arasındaki kumbarayı aldı, etajerin üzerine bıraktı ve yavaşça üstünü örttü. Odadan dışarıya çıkarken biraz pişmanlık birazda şefkatle oğlunun yüzüne bir kere daha baktı.

Sabah erkenden işe çıkıp türlü meşguliyetler ve büyük yorgunlukla akşam yine evine dönmüştü  Ahmet. Kapıda Ömer babacım bana yardım eder misin diye yanına geldi.

Oğlum çok işim var bak yine işe gitmem gerekiyor hem çalışmazsam nasıl para kazanırız ki sonra.

Babacığım gitmesen olmaz mı bu akşam? Dedi Ömer. Oğlum para kazanmam gerekiyor. Hem her zaman mesai yok ki, ama hep yorgun oluyorsun sen. Tamam oğlum hadi şimdi yemek yiyelim deyip yemeğe oturdular. Ömer baba ne kadar kazanıyorsun bir akşamda diye sordu.  Ne yapacaksın oğlum şimdi haydi yemeğini ye hem sofrada konuşulmaz. Hadi baba lütfen ne kadar kazanıyorsun öğrenmek istiyorum sadece. Yavaş yavaş yorgunluğun verdiği tesirle sinirlenen Ahmet, Ömer'e dönerek birde hesap mı vereceğiz sana hadi çabuk odana yemiyorsan diye gürledi.  Zavallı Ömer aslında bir dakika daha fazla görebilmek için can attığı babasının yanından odasına doğru hızla uzaklaştı.  Neden sonra kendine gelen Ahmet yavrusunun yanına gidip bak oğlum bu gün çok yoruldum onun için biraz sinirlerim bozuk hem ne yapacaksın ne kadar kazandığımı sen de mi çalışmaya karar verdin yoksa diye sordu. Hayır merak ettim babacığım. Ahmet şöyle bir hesap yaparak aşağı yukarı otuz beş lira kazanıyorum dedi ve Ömer'in gönlünü alarak mesaiye yetişmek için evden ayrıldı.

Günler böyle geçiyordu bir gece Ahmet eve geç saatte gelip uyuklayan oğlunun yanına gitti. Babasının geldiğini fark eden Ömer hemen kalkıp babacım bana beş lira verir misin dedi.

Babası biraz da kızarak ne yapacaksın beş lirayı gecenin bir yarısı insan bir hoş geldin babacım der, daha dün verdim size harçlıklarınızı ne yaptınız diye sordu. Sonra kalkarak odadan çıkar ama birkaç dakika sonra siniri geçer yaptığını anlayıp tekrar Ömer'in yanına döner elini cebine atar ve al bakalım beş lirayı der. O da ne? Ömer sevinçle içinden paraları çıkardığı kumbarayı bir kenara bırakır bunu hayretle izleyen babası yine sinirlenir, bu da ne bir de benden utanmadan beş lira istiyorsun, bende kabahat, çocuk aklıyla iş yapıyorum diye kızarak sinirli bir şekilde söylenir.

Ömer'in masum çehresinde bir titreme ve korku ifadesi belirir. Sonra titrek bir ses ile babacığım burada tam otuz beş lira oldu. Senin bir geceni satın almak için biriktirdim. Bana bir geceni verip benimle bir gece oynar mısın diye soracaktım.

Babası beyninden vurulmuşçasına bir bakış ile oğluna bakarak günlerdir sadece bir tam cümle kurmasına bile izin vermemiş olmasının pişmanlığını gözlerinden yaşlar akarak ve boğazında düğümlenen hıçkırıklar ile oğlum affet beni diyebildi.

 

 




Yazdır

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin



  Beğen | 3  kişi beğendi